8 Haziran 2010 Salı

Ayrılık


Seni son gördüğümde bizim için aslında son diye bir şey olmadığını fark etmiştim.Sadece aramızda bükülen ve kırılan bir yaşantı her zaman varlığını sürdürecekti.Nasılım diye sordun,sana hiç iyi değilim demek her zaman en korktuğum şeydi.Söylemedim,dudağımın kenarında hazır bir gülümseme vardı.Zaten eğer yeterince beni tanıdıysan bu kendimi zorlayarak gülüşü bilir ve nasıl olduğumu anlardın.Ben seni anladım,korkuyordun olacaklardan.Kalabalıkta annesini kaybetmiş bir çocuk gibi kaygılıydı bakışların.Bunu biz mi şekillendirdik,diye düşündüm.Yoksa bu ilahi bir şaka mıydı.Hangi hızla birbirimizden uzağa koşarsak koşalım,tam merkezde hep çarpışıyorduk.Kabul edemezdik birbirimize bağlanmayı,belki bu bina olmasa hiç karşılaşmayız diye düşünüyorduk derinden.
Bu yüzden içinde kendin mahsur kalacağını hesap edemedin ve ateşe verdin kalbimi.Evet yandım,günlerce duman soludum.Ama o sendin ve seni içerde kurtaran olmamıştı.Beni de kösnü varlığından kurtaran olmadı ki.Neyin mücadelesini veriyorduk bilmiyorum.Bir seferinde koşarak dışarı çıkı p bütün duvarlara beni sevdiğini yazdığını görmek istemiştim,içimde o kadar emin ve umutlu bir ben vardı ki hiç bunun olamayacağını hesap edemiyordum.Bu yüzden dışarı çıkmayı cesaret edemedim,içerisi tekindi.Ne kadar içerisi en tekiniyse oraya gidip yerleşecektim.Böylece dışarı çıkmam gerekmeyecekti,senin ikimizi gördüğün her yere yazdığını güven içinde hayal edebilirdim.Ama bu düşünceler sonbahar yaprakları gibi sü pürülmesi gereken güzel bir çö pten başka bir şey değildi.Zamanlarını tamamlamış,düş ağaçlarından titreyerek kopmuşlardı.Eskilerde moda olan bir afişteki gibi kalbime yara bandı yapıştırı p onu senin görebileceğin bir yere bırakabilmek isterdim.Nasıl olsa ona bir oyun hamuru gibi şekil verirdin,biri kalbimi otayacaksa da duvara atacaksa da bu zaten hep sen olacaktın.Onu taşımanın ve ilan etmenin bir manası yoktu.Kimseye veremeyeceğim bir şeyin bende olduğu reklamını yapamazdım.Ya da tüm bu düşünceler,kara bastığımda duyduğum çıtırtıların bana biri kemiklerimi eziyormuş düşüncesini vermesi kadar saçmaydı...
Soğuksun dedin,üşüyorum dedim.Sonra birbirimize sarılmak yerine ısıyı daha da düşüren zorunlu gülümsemelerle cevap verdik.Biz bu kadar olabilirdik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.